top of page
  • Yazarın fotoğrafıEsra Örnek

Vegan bir aktivist: Melike Dirikoç

Melike Dirikoç; 34 yaşında ve İstanbul’da yaşıyor. Psikoloji Lisans ve Medya ve iletişim Sistemleri Yüksel Lisans mezunu. Yaklaşık 4 yıl bir UX (User Experience- Kullanıcı Deneyimi ve Tasarımı) ajansında araştırmacı tasarımcı olarak çalışmış ve bu süre zarfında veganlıkla tanışıp, vegan olmuş. Vegan olduktan sonra da artık hayvan hakları konusunda çalışmaya karar vermiş. O zamandan beri hayvan hakları başta olmak üzere; doğa hakları ve insan haklarının da birlikte yürütüldüğü bütünleşik bir özgürlük mücadelesinin içinde yer alıyor. Yoğunluklu olarak sosyal medya üzerinden içerik üreterek farkındalık yaratmayı amaçlıyor.


Nasıl vegan oldunuz? Bu kararı alma aşamasından bahseder misiniz?

Veganlıkla işyerinde çalışan bir arkadaşım vesilesiyle tanıştım. Daha önce vejetaryenliği duymuştum ama veganlıkla alakalı açıkçası pek fikrim yoktu. İlk duyduğumda ne olduğunu tam anlayamamıştım. Sonrasında araştırmaya devam ettikçe bunun insanlardan ziyade hayvanlarla alakalı bir şey olduğunu anladım. Öncesinde bunun insanların bir seçimi olduğunu düşünmüştüm birçok kişi gibi. Bunun hayvanlarla alakalı olduğunu anladıktan sonra daha da araştırmaya ve yıllar boyu görmediğim, başlarına neler geldiğinden haberimin olmadığı, unutturulduğum hayvanları yeniden görmeye başladım. Biz insanların aslında hiç ihtiyacı yokken; hayvanlara neler yaptıklarını öğrendim. Hayvanları bir eşya gibi kullanmak üzere nasıl manipüle edildiğimizi fark ettim. Bu noktada izlediğim bir video bunları birkaç saat içinde fark etmemi sağladı. O video da Gary Yourofski’nin “Hayatınızda duyabileceğiniz en iyi konuşma” adlı videosuydu. https://www.youtube.com/watch?v=8ocqCy0qEkA&t=1s


Bu videoyu izlediğim gece; artık hayvanlara yapılan bu zulüme ortak olamayacağıma karar verdim. Artık tabağıma birinin hakkını, birinin bedenini, birinin acısını yemek olarak alamazdım. Birinin tenini giysi diye giyemezdim. Birinin üzerinde korkunç acı veren testler yapılmış bir şampuanı kullanamazdım. Zaten tüm bunları yapmama gerek de yoktu; çünkü hemen hepsinin alternatifi vardı. Bu noktadan sonra, vegan olduğum ve yaşadığım her an hayvanlara aslında ne kadar gereksiz yere bu acıların yaşatıldığını ve ne kadar tamamen keyfi sebeplerle onların öldürüldüğünü daha da iyi anladım ve anlıyorum. Türcülük kavramı ile tanıştıktan sonra da, hayvan köleliği ve sömürüsünün bir tahakküm zihniyeti, bir ayrımcılık sonucu oluşan ve diğer ayrımcılık çeşitlerini besleyen en eski ayrımcılık türü olduğunu fark ettim.


Vegan temalı videolar çekmeye nasıl başladınız? Bu videoları çekme amacınız insanların veganlık hakkında yetersiz bilgiye sahip olduğunu düşünmenizden mi oluşuyor yoksa başka bir nedeni var mı?


Vegan olduktan yaklaşık 1 sene sonra sadece vegan olmamın hayvanlar açısından yeterli olmadığına ve bu anlamda çok daha iyisini yapabileceğime karar verdim. Hayvanlara yapılan haksızlıkları durdurmak için bu konuda söylem üretmek ve bu söylemi ve gizlenen gerçekleri mümkün olduğunca fazla kişiye duyurmam gerekiyordu. Bu nedenle aktivizme başladım. Aktivizme ilk olarak sosyal medyada içerik üreterek başladım çünkü benim de veganlıkla alakalı detaylı bilgiyi aldığım yer internet ve sosyal medyaydı. İlk olarak Instagram hesabı açtım sonrasında Youtube’a girdim. Bu süre zarfında, benim de eskiden olduğum gibi insanların veganlıkla alakalı akıllarına başka yerlerden kazınan yanlış, çarpıtılmış bilgiler olduğunu fark ettim. Bunun sebebi doğru bilgiye ulaşımın yetersiz oluşu ve üstüne üstlük çarpıtılmış, veganlığı karalamaya yönelik bilgilerin ve söylemlerin de fazla oluşuydu. Çünkü birçok kişinin, özellikle hayvancılık sektörünün sonunu hazırlayacak bir söylemde bulunuyoruz. Bunun karşılığı olarak da hayvancılık sektörünün finanse ettiği araştırmaların doğru gibi gösterilmesi, veganlığı karalamak için çıkartılan spekülatif ve veganlıkla alakası olmayan haberler, veganlığın bir diyet türüne indirgenmesi ve hak meselesinin üzerinin örtülmeye çalışılması gibi birçok girişim olduğunu fark ettim. Bu da beni daha çok bu kara propoganda içerikleri çürütmeye, hayvanların özgürlük mücadelesini görünür kılmaya, tarafsız bilgi üretip insanların bu bilgilere ulaşmasına, hayvan hakları konusunda farkındalık yaratmaya ve kafalardaki önyargıları kırmaya itti. “Veganlık karşıtı argümanlara cevaplar” video serisi de dahil, oluşturduğum tüm içerikleri bu amaca yönelik hazırlıyorum.


Karşılaştığınız en absürt veganlık karşıtı argüman neydi? Bunları duymak sizlere neler hissettiriyor?


“Siz de hayvanların otunu yiyorsunuz ve balıkların evini içiyorsunuz” argümanı olabilir. Elbette mantık dışı olan ve belki ilk başta o kadar da absürt görünmeyen ve maalesef epey insan tarafından söylenen argümanlar da var. Örneğin “bitkilerin de canı yok mu? Onların da canı acıyor” argümanı da aslında bilimsel anlamda cahilce bir argüman. Ama zaten cahilliğin üretimi de söz konusu. İnsanlar korona virüsün bile gerçek olmadığına inandırılabiliyorlar. Neyin sağlıklı olduğunu gazeteden, televizyondan öğrenmeye çalışıyorlar. İnsanlardan birçok bilgi saklanıyor ya da pek çok şey yanlış aktarılıyor. Zamanında sigaranın sağlıklı olduğunu söyleyen bir bilim camiası vardı. Tabi bunlar para ile kontrol ediliyorlardı sağlık sektörü tarafından ama insanlar bunu bilmiyor. Bunları duymak bana ne kadar çarpık ve yozlaşmış bir sistemde yaşadığımızı düşündürtüyor. Cehaletin nasıl kasıtlı olarak yaratıldığı, kapitalizmin kendi çıkarları uğruna hayvanları, insanları, gezegeni nasıl kullandığını düşündürtüyor. Bu nedenle benim en büyük amaçlarımdan biri de insanlara her şeyi sorgulama ve kendi araştırmalarını yapma kültürünü kazandırmaya bir nebze de olsun yardımcı olabilmek. Pasifize edilmiş insanlar olarak bizlerin kendi güçlerini kazanmalarına ve büyük resmi görebilmelerine yardımcı olabilmek.


Belki de en önemli soru; sizce veganlık nedir? Neden vegan olmalıyız?


Veganlık, bizim dışımızdaki hayvanların sömürülmeme, köle olmama, kullanılmama, özgürce yaşama ve öldürülmeme haklarını tanımaktır. Veganlık, insan olmayan hayvan bireylerin haklarını tanırken edindiğimiz asgari etik tutumdur. Vegan olmak aslında; birinin haklarını çiğnememek ve birini öldürmemek kadar doğaldır. Ancak hayvanlara yönelik şiddetin ve katliamların normalleştirildiği bir düzende; onlara hiçbir meşru sebebimiz yokken keyfi olarak acı çektirmek maalesef olağan kabul ediliyor. Tıpkı bir zamanlar beyaz tende olmayanlara yapılanların, insan köleliğinin normal kabul edilmesi gibi. Vegan olmalıyız çünkü hem hayvanları kullanmak, onların döllenmemiş yumurtalarını, annelik sıvılarını, ölü bedenlerini yemek biz insanlar için doğal değil; hem de bu davranışlarımız hayvanları yenilecek, giyilecek, kullanılacak eşyalara çeviriyor ve onların tüm özlük haklarını ellerinden alıyor. Bununla beraber hayvanlara yok yere çektirdiklerimiz; dünyaya ve ekosisteme de korkunç boyutta zararlar veriyor ve iklim krizinin baş sorumlularından biri hayvancılık.

Vegan olmak için çok iyi nedenlerimiz var ama vegan olmamak için alışkanlıktan başka nedenimiz yok ve bu birilerinin hayatını çalmak ve onlara bunca acıyı yaşatmak için meşru bir sebep olamaz.

bottom of page