top of page
  • Yazarın fotoğrafıYağmur Bişgin

Siyasette Kadınlar Eşitlik Mücadelesi Veriyor

Demokrasi kelimesi köken olarak Antik Yunan’dan gelmektedir, demos (insanlar) ve kratos (yönetmek) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Demokrasi özünde halkın kendi kendini idare edebilmesine dair bir yönetim biçimidir. Yani kendi varlığına, haklarına, özgürlüğüne en iyi gelecek tarafı seçecek olan halktır. Aynı şekilde memnun olmadığında yerine daha iyisini getirecek olan da halktır. Demokrasinin temel ilkeleri arasında özgürlük, eşitlik, halk egemenliği ve siyasal katılım gibi unsurlar yer almaktadır. Demokrasi ve siyasal katılım birbirini beslemektedir. Siyasal katılımı etkileyen faktörler ise: yaş, eğitim, gelir durumu,

meslek grupları, örgüt üyeliği, kitle iletişim araçları ve cinsiyet olarak sıralanmaktadır.


Suffragetteler Avrupa’ya Yayıldı

Ataerkil zihniyet içerisinde tutsak edilmiş kadınların eğitim hakları da kısıtlanmaktadır, eğitime erişemedikleri için bir meslek grubuna ait olmaları da mümkün değildir. Gelir elde edemeyen kadınlar ekonomik özgürlüğe sahip olamadıkları için aynı döngünün içinde sistematik olarak dönüp durmaktadırlar. Dolayısıyla baskılanmış kadınlar siyasal katılımı etkileyen faktörlerin hepsinden sırf biyolojik cinsiyetlerine adanmış roller yüzünden mahrum bırakılırlar. Kendilerine birçok alanda yer bulamayan kadınlar, kendi yaşadıklarını anlayacak veya onları dinleyecek bir temsil mercii de bulamazlar. Siyasal Katılım üzerine yapılan çalışmalar, yönetme erkinin erkek egemenliğine mahkûm bırakıldığını göstermektedir. (Eroğul 1991: 103).


Ta ki 18.yüzyılda Avrupa’da başlayan eşitlik ve özgürlük mücadelesi tüm dünyayı etkisi altına alıncaya dek. Eşitliğin ve özgürlüğün sadece erkeklere has bir şey olmadığını fark eden kadınlar hak mücadelesi için harekete geçerler. 20.Yüzyılda Emmeline Pankhurst ve Sylvia Pankhurst önderliğinde ilerleyen Suffragette’ler tüm İngiltere’yi etkisi altına alırken Avrupa’da ki kadınlar da bu mücadeleyi kendi coğrafyalarında desteklemektedirler. Suffragetteler hak

mücadelesiyle tüm Avrupa’ya yayıldılar. Suffragette’in amacı kadınların da kendini temsil edebilme yetkisine sahip olmalarıdır. Seçme ve seçilme hakkı elde edebilme amacıyla tüm dünyayı etkisi altına alan kadınların Türkiye’de temsilcileri ise Kadın Halk Fırkası olmuştur.



Türk Kadınlar Birliği İlk Adayını Gösterdi

Nezihe Muhiddin başkanlığında Nimet Rumeyde, Şükûfe Nihal, Latife Bekir, Seniyye İzzeddin, Muhsine Salih, Matlube Ömer, Nesîme Îbrâhîm, Fâ’ize Emrullâh, Zeliha Ziya ve daha sonradan katılan üyelerle toplamda 13 üyeden oluşan ‘hey’et-i müteşebbise’ (girişimci heyet) 15 Haziran 1923’te birinci dalga feminizmden etkilenip Türkiye Cumhuriyeti’nde de kadınların varlığını göstermek istemişlerdir. Kadınlar Halk Fırkası, kadınların haklarını talep edip

toplumda eşitlik sağlanması adına 27 maddeden oluşan bir nizamname hazırlayarak mücadeleye başlamışlardır. Ancak kadınların siyasal temsil ve siyasal katılım alanlarında yer almaları ülke için oldukça yeni bir hareket oluşturmuştu. Buna rağmen engelleri aşmak adına daha da güçlü adımlarla ilerleyen fırka artık bir parti olarak seçimlere girmeye hazırlanmak

istemişti. Ve bu yüzden isim değişikliğine gidilir ve sonucunda 7 Şubat 1924’te Türk Kadınlar Birliği olarak yola devam etmişlerdir. Şubat 1925’te Türk Kadınlar Birliği ilk adayını göstermişti. Ve bu adaylar Nezihe Muhiddin ile Halide Edip Adıvar olmuşlardı. Böylece Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez kadınlar yerel seçimlerde aday olmuşlardı. Hem varlıkları hem de çalışmaları defalarca engellenmeye çalışılsa da kadınlar bu hak mücadelesine 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerinde hem aday olabilme hem de oy kullanabilme hakkını

elde ederek devam etmişlerdi.


1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkasından aday olan Nezihe Muhiddin partinin Beyoğlu ilçesini temsil etmek üzerine aday olmuştu. Bununla yetinmek istemeyen kadınlar erkeklerle eşit hak ve özgürlüklere sahip olabilmek için mücadelesine devam etti. Ve sonucunda TBMM’de 5 Aralık 1934’te ‘Türk kadınlarına seçme ve seçilme hakkı tanıyan Teşkilat-ı Esasiyye Kanunu değişikliği kabul edilmiştir. Hemen ardından

bulunduğu partilerden ihraç edilen Nezihe Muhiddin 1935’te bağımsız milletvekili oldu ancak yeterli oya sahip olamamıştı. Türkiye Cumhuriyeti’nde 5 Aralık1934’ten beri her 18 yaşını doldurmuş, akıl sağlığı yerinde olan T.C. vatandaşı kadınlar seçime gitmektedirler. Nezihe Muhiddin, Şair Nigâr, Fatma Aliye, Halide Edip Adıvar tarihimizdeki en önemli feministlerden ve ‘büyük kadınlar’ kuşağının son üyelerindendir. ‘Nezihe Muhiddin, 10 Şubat 1958 günü




İstanbul’da yalnız ve unutulmuş bir durumda bir akıl hastanesinde vefat etti.’ (Yaprak Zihnioğlu, Kadınsız İnkılap, 41.syf,2003-Ekim)


Nezihe Muhiddin ve beraberinde gelen feminist mücadelesinde yer alan kadınların gür çıkan seslerini bastırmak isteyenler tarihler boyunca hep oldu. Eminim hep olacaklardır da. Ancak şu an sahip olduğumuz haklar büyük mücadelelerle elde edildi ve korumak, savunmak şu an nefes alan bizler olduğumuz için bizim görevimiz.


Türkiye’de Feminist mücadele hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz Yaprak Zihnioğlu’nun Kadınsız İnkılap kitabını, Serpil Çakır’ın Osmanlı Kadın Hareketi kitabını, Deniz Kandiyoti’nin Cariyeler, Bacılar, Yurttaşlar kitabını, Serpil Sancar’ın Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti kitabını okuyabilirsiniz. Buna ek olarak Suffragette filmi ve Mary Davis tarafından yazılan Sylvia Pankhurst kitabı da İngiltere’de ve dünyada olan feminist

mücadeleyi konu alan eserlerdir.

bottom of page