Esra Örnek
Seaspiracy: Denizlerdeki Komplo
24 Mart tarihinde Netflix’te yayınlanan ve balıkçılık endüstrisinin gerçek yüzünü gözler önüne seren belgeseli heyecanla bekleyenlerden biriydim ben de. Son bir haftadır Marmara Denizi’nde oluşan Deniz Salyası (müsilaj) görüntüleri de artık bu belgesel hakkında bir yazı yazmam gerektiğini hatırlattı.
Belgesel, film yapımcısı Ali Tabrizi’nin küçüklüğünden itibaren hayranlıkla izlediği yunuslar ile başlıyor. İzleyiciler tarafından çok ses getiren bu belgesel sonucunda birçok kişi ve kurum bahsedilen rakamlar ile ilgili açıklama yapmak zorunda kaldı. Aynı zamanda çoğu kişinin de aklına rakamların gerçek olup, olmadığı sorusu da yerleşmiş oldu.
Denizler ve Okyanusların çığlığı
Denizler ve okyanuslar insan ve doğa sağlığı için en önemli noktalardan biri. Git gide artan nüfus ve git gide artan atık problemi ekolojik dengeyi bozmakla kalmayıp, karbondioksit miktarını da günden güne yükseltmekte. Bu durum da oksijen düzeyinin azaldığını göstermekte.
Belgeselde ilk olarak sahil kıyılarındaki çöpleri toplayarak işe başlayan Ali Tabrizi; asıl gerçeği araştırmalarından sonra ortaya döküyor. Hepimiz biliyoruz ki plastik kullanımı doğa için ciddi bir tehdit. Denizler ve okyanuslardaki plastik atıklarını sahil kıyısına gittiğimizde ne boyutta olduğunu görebilmekteyiz. İnsanların kafasında oluşan ‘’eğer denizlere ve okyanuslara plastik atılmazsa balık popülasyonu devam edecek ve sularımızdaki plastik atık son bulacak’’ düşüncesi doğru değil. Çünkü denizlere atılan plastik pipetler, denizlerimizi sadece %0.03 oranında kirletmekte.

Asıl gerçek ne?
Ali Tabrizi bu gerçeği öğrendikten sonra okyanusları kirleten ve denizlerdeki balık popülasyonunu, mercan resiflerini azaltan balıkçılık endüstrisini göstermek için tehlikeli yollara girerek belgesel çekmeye başlıyor.
Tabrizi belgeselinde Balina avlarından, endüstriyel ölçekteki dip trol avcılığına, köpekbalıklarının yüzgeçleri için öldürülmesinden, deniz biti istilasına uğramış balık çiftliklerine ve somon balıklarının katledilişine kadar birçok olaya bizleri de şahit ediyor.
Balık ağları her seferinde birkaç bin balığın yanlışlıkla ağa takılması ile ölümlerine sebep olmaktadır.
Denizlerdeki asıl plastik artışının balık tutmak için kullanılan olta ipi tarzı malzemelerin olduğunu tespit eden Tabrizi bu konu üzerine yoğunlaşıp sahil kıyısındaki olta iplerini çekiyor. Aynı zamanda balık tutmak amacıyla denize atılan olta ipleri ve yemlerin mercan resiflerine ne kadar ciddi zararlar verdiğini de animasyonlar ile gösteriyor. Balık ağları ise bu atıkların %46’sını oluşturuyor.
Mercan resifleri neden önemli?
Mercan resifleri, deniz ile okyanusların hayati önem taşıyan habitatlarından biri. Dip trolleri mercanların bulunduğu balıkları hedef aldıklarında her şeyi yıkıp geçiyorlar. Devasa ağların mercanlar ve köpek balıklarına kadar alandaki her şeyi yakalaması asıl tehlikeyi yaratıyor. Bu durum denizlerdeki ekolojik dengeyi bozuyor. Aynı zamanda dip trol avcılığının küresel havacılıktan daha fazla karbon emisyonu salgıladığı da ortaya çıkıyor.
Sürdürülebilir deniz ürünü
Market raflarında sürdürülebilir deniz ürünü reklamıyla satılan konservelerin aslında sürdürülebilir olmadığını kurumlar ile iletişime geçerek anlıyor. Onun için asıl korkutucu olan ise markanın kendisinin dahi ‘’sürdürülebilir deniz ürünü’’ kavramının ne olduğunu bilmemesi ve yüzde yüz sürdürülebilirliğin mümkün olmadığını söylemesi oluyor.
Bunun üzerine Ali Tabrizi, balık yemeyi bırakmanın son çare olduğunu görüyor. Bu şekilde okyanuslardaki balık popülasyonunun artacağını ve zarar gören mercan resiflerinin düzelebileceğini ön görüyor. Haksız değil fakat yeterli de değil…
Neler yapılmalı?
Balık yemeyi bırakmak çok ahlaki bir davranış. Fakat mevcut konumumuzda büyük bir değişikliğe neden olmayacağı düşünülüyor. Asıl yapılması gerekilen ise ülkeler arası anlaşmalar ile buna ‘dur’ denilmesi. İhtiyacımız olan şey hızlı ve doğru çözümler. Bu değişikliği yaratabilecek kişiler ise bizleriz…
Devletler üzerinde baskı yaratmaya devam ederek, denizlerdeki kilit öneme sahip bölgeleri kontrol altında tutmalıyız. Ülkelerdeki yasak avcılık faaliyetlerini, ticari balıkçılığı önlemeli ve bunun getirdiği devasa boyuttaki zararları gözler önüne sermeliyiz.
Belgeseldeki veriler çok fazla tartışıldı ve uzun vadede de tartışılmaya devam edecek. Bu tartışmanın bizlere sadece zaman kaybı yarattığı da unutulmamalı. Doğa, zamanın aleyhimize işlediğini her seferinde bize göstermeye devam ediyor.